Alışveriş sepetiniz boş!
Kaya Tuzunun Olmadığı Her Şey Kokar ve Bozulur. Kısa bir zaman öncesine kadar, yeni doğan bebek tuzlanırdı. Bebek tuzlanır mı? Öldürecek misiniz, sizde hiç akıl yok mu? Nasıl kıyıyorsunuz el kadar bebeğe falan diyen çok kişi olacaktır. Yeni doğan bebeğin ağzına, plasentadan yemiş olabilir diye minik bir parça tuz verilir. Bir avuç değil, bir iki tane tuz parçacığı…
Yeni doğan bebeğe Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, hurma ve zemzem verirdi. Bu bebeğin kan şekerini dengeler, kim bilir başka ne hikmetleri gizlidir. Zor ve geç doğumlarda bebek kendi eşinden bir miktar yiyebilir, eskiden bu durumu ebe kadın fark eder ve bebek ağzına bir miktar tuz koyarlardı.
Şimdi ise bebeğin burnuna hortum sokularak farklı bir yöntem kullanılarak yıkanıyor, sonrasında küveze alınıyor. Eskiler, bebeğin göbeği düşünce pamuklu bir kumaş üzerine bir miktar tuz serip bebeğin koltuk altına, ayak altına, çene altına, bacak arasına ve karın bölgesine tuz sürerek deriyi dezenfekte ederdi. Lenf bezin de ki mantar gibi bir sıkıntı veya deri döküntüsü varsa tuz ile tedavi edilirdi.
Özellikle göbek deliği mantar üremesi için uygun bir ortamdır. Göbek düşünce bir miktarda göbek deliğine tuz konulurdu. Tuz asla bozulmaz ve neye temas etmiş ise onunda bozulmasına izin vermez. Hem gıda da, hem sağlıkta en etkili koruyucu madde doğal kaya tuzudur.
Bebek annenin toksinleri ile doğmuş ise, teri idrarı dışkısı ağır kokar. Biraz vakit geçince deri döküntüleri başlar. Bunu önlemek için bebek tuzlama yöntemi uzun yıllar yapılmıştır. Tabi bunu yaparken tuz olayını abartmamak gerekir. Bu zamanda böyle şeyler olur mu canım, hangi çağda yaşıyorsun diyenler tabi ki olacak. Onları da ihmal etmedim. Bebek tuzlama sadece Müslümanlarda, Türklerde uygulanan bir yöntem değildir.
Hıristiyanlar yeni doğan bebeğe vaftiz töreni yaparken, bebek tuzlama olayını yapıyorlar. O bebeğin batırılıp çıkarıldığı su tuzlu su işte. İsteyen atalarımızı, isteyen Ortodoksları dikkati nazara alır. Tuzun mizacı sıcaktır, tuz midede ki balgamı ısıtır ve kolayca sökülmesini sağlar. Tuz o kadar sıcak kuru mizaçlıdır ki, buzlu yollar bile tuz ile eritilir.
Ayakaltına sürülen tuz, tüm akupunktur tedavi noktalarına nüfuz ederek dolaşımı rahatlatır, mantarı öldürür. Mantar nemli ortamı sever, tuz nemi kurutur, tekrar oluşmasına müsaade etmez.
Tuzlu su ile yıkanmak deri gözeneklerini açar, derinin gençleşmesini sağlar. Deniz tuzu bu sebeple vücudu yeniler. Romatizmal eklem ve kas hastalıkları olanlar deniz duyuyla temas ettikten sonra içten dışa doğru bir iyileşme yaşarlar. Doğal tuzun için de 84 adet farklı mineral vardır. Burada ki hikmet deniz suyunda değil, suyun içinde ki zengin mineralli tuzdadır. Zengin diyorum, çünkü şimdiki market tuzları rafine edilmiş adı altında, mineralleri çalınıyor…
Vücudumuza tuz girmiyor. Beyinde tuz eksikliği oluşunca bipolar bozukluğu oluşuyor, Vücutta iyot olmayınca endokrin sistemi bozuluyor. Troid bezi iyot olmayınca düzgün çalışmıyor. Troid çalışmayınca, hipofiz bezi, böbrek üstü bezleri, yumurtalar, pankreas bozuluyor. Ibs veya crohn hastalığını artık ne kadar çok duyuyoruz değil mi?
Ya, ulseratif kolit ne kadar yaygınlaştı. Eskiden var mıydı bu hastalıklar? telaffuzu bile ne kadar zor, bizim atalarımız da hiç böyle hastalıklar olmazdı. Belli başlı 3-5 hastalık olurdu herkeste. şimdilerde vücudumuzda tuz yok!
Eski teyzeler salça turşu, ekmek gibi uzun ömürlü gıda hazırlanacağı zaman hep kaya tuzu kullanır, rafine tuzu asla kullanmazlar, çünkü içeriğinin korumayacağını biliyorlar. Bize reklamlar ile dayatılan rafine tuzlar vücudumuzu korumuyor. Tuzsuz vücut kokar, her yerini iltihaplı hastalıklar sarar. Mantar tüm vücudu ele geçirir. Milletçe kokuyoruz, bizi ne kadar tuzlarlar ise temizleniriz bilinmez!
Kaya tuzu tansiyonu yükseltmez. Canan Karatay bas bas bağırıyor, kaya tuzu tansiyon yapmaz, rafine edilmiş tuzlar tansiyonu yükseltir. Tuz ağıza alındığı anda ağız için de temizlik sağlar, bademcikleri , yemek borusunu, mideyi , balgam ve parazitlerden temizler bağırsaklara yollar ..
En son yemeği yine tuz ile bitirmek bağırsak da ki mikrop ve parazitleri öldürür ve dışkı ile atılımını sağlar. Bu kadar hassas bağırsak sendromu neden bu kadar arttı? Bunu ne tetikledi?
Hayatımızdan ekmeğimizi, suyumuzu, tuzumuzu, şekerimizi çaldılar yerine sahtesini koyup, cins cins hastalık isimleri ile ilaç baronlarına daimi müşteri yaptılar. Her gün bir miktar kaya tuzunu hap gibi bol su ile yutarak birçok hastalığı tedavi edebiliriz. Kaya tuzu yemek kuvvetli sünnettir.
Tuzun olduğu hiç bir şey bozulmaz. Eskiden tuz ile insanları mumyalıyorlardı. Ceset asırlarca bozulmuyor, ta bugünlere ulaşıyor. Tarih boyunca atalarımız, yavrularını, peynirini, salçasını, turşusunu, ekmeğini, kabuk bağlamamış yarasını hep tuz ile korumuş.
Kaya Tuzu mikrop kırıcıdır. Vücutta ki bir çok enfeksiyon tuz ile asgari seviyeye indirilir. Vücudumuzda kaya tuzu olmayınca bozuluyoruz, dışımız düzgün, ama içimiz iril iril iltihap kokuyor. Kaya tuzu kanı sulandırır, kan basıncını düşürür. Mizacın soğumasında tuz kaybının büyük payı vardır.
Kaya tuzu sıcak kurudur, bu sebeple tuzlu bir şey yiyince iç hararet oluşur, vücut bunu gidermek için susar. Kaya tuzu yemek eklem arasında ki balgamı iltihabı temizler, idrar ile atılımını sağlar. Bağırsak ve vajinal mantarı temizler. İyot eksikliğinde endokrin sistemi çalışmıyor. Troid tedavisinde verilen ilaç sentetik iyottur. Normal kaya tuzu kullanarak her hâlükârda neslimizi troid ve guatr sorunundan kurtarabiliriz.
1000 TL ve Üzerine
Üyelere Ek İndirim
Kontrol Et Sonra Al
0 533 042 70 18
Kredi Kartına Taksit
Bir Yorum Yaz